“`html
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan ziyaretinin ardından dönüş yolunda gazetecilere açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Zengezur Geçişi’nin Azerbaycan açısından sadece Nahçıvan ile kara bağlantısının ötesinde, Türkiye üzerinden Türk dünyasına uzanan yeni bir entegrasyon koridoru olduğunu vurgulayarak, “Bu geçişin hızla açılması, Kafkasya’daki ulaşım ve enerji altyapısını güçlendirecektir.” dedi.
Bugün burada gerçekleştirdiğiniz üçlü zirvenin ve Uluslararası Laçın Havalimanı’nın açılmasının bölgedeki iş birlikleri açısından önemi nedir? Bu iş birlikleri hangi alanlarda gelişecek?
Bu bölgede yaşanan işgal döneminde insanlar büyük acılar yaşadı. Ancak artık o günler geride kaldı. Laçın bölgesi, Karabağ’daki yeniden inşa sürecinde ulaşım ve lojistik altyapısının güçlenmesi için kritik bir noktada yer alıyor. Laçın Havalimanı’nın açılması, bölgenin kalkınmasını hızlandıracak, turizm ve ticaret olanaklarını artıracaktır. Uluslararası yatırımcılar, artık bu bölgeye erişim sorunu yaşamayacak. Savaşın izleri hızla silinecek ve Karabağ’da normalleşme sürecinin önemli adımlarından biri olarak bu gelişme, bölgenin istikrarına katkıda bulunacaktır. Havalimanı, bölgenin ulaşım sistemini de geliştirerek, dünyaya bağlanmada önemli bir rol oynayacak ve Laçın ile çevresinin müreffeh bir geleceğe sahip olmasına yardımcı olacaktır. Bu havalimanı, sadece yerel değil, Azerbaycan’ın genelinde de büyük bir potansiyele yol açacaktır. Aynı zamanda, Türkiye ve Azerbaycan arasında, özellikle savunma, enerji, tarım ve hayvancılık gibi stratejik alanlarda iş birlikleri geliştiriyoruz. Gıda arz güvenliği, milli güvenlik açısından son derece önemlidir. Biz, Türkiye’yi bir üretim üssü haline getirmek için çalışıyoruz ve Azerbaycan ile sıkı işbirlikleri kurmayı planlıyoruz. Bu işbirlikleri, Türk Devletleri Teşkilatı’nın diğer ülkeleri için de bir örnek teşkil eder.
Bizler, Güney Kafkasya’da çatışmaktan ziyade huzuru ve barışı görmek istiyoruz. Kalıcı barışın sağlanması herkes için fayda sağlayacaktır. Azerbaycan-Ermenistan arasında barışın sağlanması bizi memnun ediyor ve bu süreci yakından izliyoruz. Sağlanan barış, hem Azerbaycan hem de Ermeni tarafı için değerlidir. Ermenistan ile dikkatli bir normalleşme sürecine girmiş durumdayız. Zengezur Geçişi, Azerbaycan için Nahçıvan’a kara bağlantısının yanı sıra, Türkiye üzerinden Türk dünyasına yeni bir entegrasyon hattı oluşturacaktır. Bu geçişin açılması, ulaşım ve enerji altyapısını daha da güçlendirecektir. İran’dan da bu huzurun ve gelişimin desteklenmesini bekliyoruz. Her yeni adım, ülkeleri birbirine daha da yakınlaştıracak bir atmosfer yaratmaktadır.
Rusya-Ukrayna Savaşı, yalnızca bu iki ülke arasında değil, aynı zamanda küresel anlamda birçok aktörün dahil olduğu karmaşık bir kriz haline geldi. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Moskova’da temaslarda bulundu. Bugün Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya ve Ukrayna arasında ikinci tur görüşmelerin İstanbul’da yapılmasını arzu ettiklerini açıkladı. Bu, İstanbul barış sürecinin yeniden başlaması için bir şans sunuyor. Lavrov’un bu açıklaması, barış umudumuzu artırdı. Barış adına var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz ve her iki tarafla da irtibat halindeyiz. Elimizdeki fırsatları değerlendirip kalıcı bir çözüm için mutlaka ilerleme kaydetmeliyiz. Gelecek için yapmamız gereken en önemli şey, diyalogu artırmaktır. Bu büyük çatışmayı sona erdirmek hem insani hem de ülkemizin menfaatleri açısından kritik öneme sahip.
Suriye’nin toprak bütünlüğü ve milli birliğinin korunması son derece önemlidir. Sağlanan anlaşmaların uygulanması konusunda titiziz. Suriye Demokratik Güçleri’nin oyalayıcı taktiklerinden vazgeçmesi gerekiyor. Anlaşmaların zamanında hayata geçirilmesi en büyük önceliğimiz. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın da bu doğrultuda görüşmeler yaptığını görüyoruz. Terörsüz bir Türkiye için gerekli adımların atıldığını ve olumlu bir ilerleme kaydedildiğini söylemek mümkün. Ancak her yeni aşamada umutlarımızın yanında sorumluluğumuz da artmaktadır. Suriye ile yürütülen görüşmelere devam etmekteyiz ve bu süreçte dikkatli olmalıyız, zira gerçekle yüzleşmek durumundayız. Bizim tek hedefimiz, Türkiye’ye zarar veren terör sorunundan kurtulmaktır.
Yeni ve sivil bir anayasa, milletimize verdiğimiz bir sözdür ve bu süreçten geri dönmeyeceğiz. Geçmişte birçok lider “sivil anayasa” vaadinde bulundu, ancak somut bir adım atılmadı. Biz, bu anayasayı Türkiye Yüzyılı’na taşımak için oluşturmayı hedefliyoruz. Görevlendirdiğimiz ekip, detaylı çalışmalara başlayacak ve toplumsal bir sözleşme niteliğindeki bu metin, herkesin katılımını sağlayacak. Mevcut anayasa metni sorunlu ve çözülmesi gereken sorunlar içeriyor. Daha anlaşılır ve uygulanabilir bir metin oluşturmak istiyoruz. Hukukçularımız bu konuda daha önce çalışmalar yapmış bireylerdir ve bu projenin başarıya ulaşması için özverili bir çalışma ortaya koyacaklardır. İyi niyetle süreçte ilerlemeyi umuyoruz ve muhalefetten de olumlu geribildirim bekliyoruz.
Bizim hedefimiz yeni anayasayı bireysel menfaatler için değil, Türkiye’nin geleceği için hazırlamaktır. Muhalefet, sürekli olarak şahsi menfaat gözettiğimizi iddia ediyor, oysa bizim tek amacımız halkımıza hizmet etmektir. Milli çıkarlar doğrultusunda atılan her adım, milletimize verdiğimiz sözü yerine getirmek içindir. Bahçeli’nin şahsıma yönelik nazik sözlerine teşekkür ediyorum. Kendisinin tecrübesi, Türk milliyetçiliğinin önemli bir parçasıdır. Cumhur İttifakı, sadece seçim kazanmak amacı taşımıyor; Türkiye’nin geleceği için bir vizyon oluşturma gayesindedir.
Türkiye enerji alanında ulaştığı başarıları daha da ileri taşımaya kararlıdır. 75 milyar metreküplük doğal gaz keşfi, devam etmekte olan projelerimizin bir sonucudur. Artık Türkiye, sadece enerji ithal eden değil, aynı zamanda kendi enerji kaynaklarını keşfeden ve bunları ihraç edebilecek bir ülke konumuna geldi. Böylece Türkiye’nin “enerji ticaret merkezi” olma hedefi daha da ulaşılabilir hale gelmektedir. Avrupa’nın enerji krizini de göz önünde bulundurduğumuzda, dışa bağımlılığın azaltılması stratejisi konusunda emin adımlarla ilerlemekteyiz. Enerji alanındaki çalışmalara hız kesmeden devam edeceğiz ve yeni müjdelerimiz yakında halkımızla paylaşılacaktır.
“Aile 10 yılı” yaklaşımımız genel olarak demografik değişimlerin yanı sıra sosyal, kültürel ve ekonomik dönüşümler hedefleyen geniş kapsamlı bir politiktir. Bu konunun ciddiyeti elbette ihmal edilemez; en büyük sermayemiz olan nüfusumuzun geleceğini inşa etmek için aile yapısının güçlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Aileyi korumak ve güçlendirmek için gerekli adımlar atılacak, destek programları genişletilecektir. Doğurganlık oranlarını artırıcı, ailelerin daha sağlıklı ve mutlu koşullarında yaşamalarını sağlayacak önlemler alınacaktır. Sosyal ve finansal destek paketleri ile istihdam imkanlarını artırmayı hedeflemekteyiz. Nüfus artışını sağlamak ve güçlü aile yapılarını sürdürülebilir kılmak için bu politikaları hayata geçireceğiz.
“`